Elon Musk'ın Twitter'ı satın alması, herhangi bir kişinin yaklaşık 400 milyon kullanıcıyı etkileyen politikalar üzerinde tam kontrole sahip olmasının insan hakları ve kişisel güvenlik risklerini vurgulamaktadır. Ek olarak, bu kişi defalarca platform politikasının gerçeklerini anlamadığını da göstermiştir.

Temel gerçek şudur ki: Twitter ve diğer sosyal ağlar, sosyal ve politik söylemde gittikçe daha önemli roller almaktadır. Yanı sıra, karar alma mekanizmalarının hem şeffaf hem de hesap verebilir olmasını sağlamak adına gittikçe artan bir sonuç sorumluluğuna sahiptirler. Eğer Musk, Twitter’ın bu sorumlulukları yerine getirmesine yardımcı olmak istiyorsa şunları aklında tutmalı:

İfade Özgürlüğü Bir Slogan Değildir

Musk, Twitter’ın içerik denetleme politikalarını özellikle eleştirdi. İçerik denetlemede geniş ölçekte sorunlar olduğu hakkında yanılmıyor. Her ne kadar bu sorunlar sadece Twitter’a özel olmasa da, Twitter’ın kendine has bazı sorunları var. Botlara ve ünlü kullancılar tarafından atılan yanlış ve/veya çarpıtılmış bilgiler içeren tweetlerin kısa sürede viral olmasına karşı uzun zamandır çabalıyor. Aynı zamanda diğer platformlarda olduğu gibi Twitter’da da topluluk standartları, orantısız bir şekilde susturulan kullanıcıların yasalara uygun ifadelerini kısıtlıyor. Bunların yanında yine aynı diğer platformlarda olduğu gibi Twitter rutin olarak kendi standartlarını ihlal etmemesine rağmen cinsel beyan, karşıt görüş ve belirli bazı politik söylemleri içeren içerikleri siliyor.

Daha iyi içerik yönetimi kesinlikle lazım: daha az otomasyon, poliçelere daha fazla uzman girdisi, ayrıca genel olarak daha fazla şeffaflık ve hesap verebilirlik. Maalesef, içerik moderasyonuyla alakalı olan popular söylemler beyhude bir şekilde ikilidir; ya çok daha fazla denetleme (ya da regülasyon) ya da Musk örneğinde olduğu gibi çok daha az. Bu maksatla, EFF dünya çapında çeşitli organizasyonlarla birlikte Santa Clara Prensipleri’ni yaratmak için çalıştı. Bu prensipler şirketlerin şeffaflığa ve hesap verebilirliğe saygı duyarak nasıl çalışabileceklerine dair bir taslak önerisi mahiyetindedir. Twitter Santa Clara Prensipleri’nin ilk versiyonunu 2019’da yayınladığı şeffaflık raporunda alenen destekledi. Her ne kadar Prensipler tamamen yürülülükte olmasa da, bu beyan hedefi belli eden cesaretlendirici bir adımdı: şeffaf bir dizi standartlarla hareket etmek, police ile alakalı silimler ve hükümet taleplerini halka paylaşmak, içerik yönetimini, prensiplerini kullanılara belirgin bir şekilde sunmak, ve onlara temyiz hakkı tanımak. Twitter’ın yönetimini Prensiplere bağlılıklarını yenilemeye davet ediyoruz.

Anonim ve Müstear Hesaplar Kullanıcılar için Kritiktir

Müstearlık(pseudonymity) -Twitter ya da herhangi başka bir platformu, kullanıcının kendi yasal isminin dışında bir isimle kullanması- ifade özgürlüğünün önemli bir unsurudur. Bazı sözlerini baz alarak Musk’ın müstear ifadelerin insan hakkı değerini tam olarak takdir etmediğini düşünüyoruz. Müstearlık ve anonimlik; fikirleri, kimlikleri ve ilgileri, iktidarı elinde tutan kişilere ters olan kullanıcıları korumak için şarttır. Örnek vermek gerekirse Facebook’un gerçek isim kullanmak yönündeki poliçeleri; Amerikan yerlilerini, geleneksel İrlanda, Endonezya ve İskoç isimlerini kullananları, Katolik ruhbanları, transseksüel bireyleri, draq queenleri ve seks işçilerini kovmak için kullanıldı. Yanı sıra, politik muhalifler ise iktidar sahipleri kimliklerini keşfedebilirlerse büyük tehlike içinde kalabilirler.

Bunlara ek olarak, insanların “gerçek” isimlerini kullanmasının daha medeni bir ortam yarattığına dair çok az kanıt varken, bunu yapmanın platformun kırılgan kullanıcılarına karşı feci sonuçlar getireceğine dair çok fazla kanıt var

Musk son zamanlarda platformdaki anonim kullanıcıları eleştirdi ve Twitter’ın “tüm gerçek insanları doğrulaması” gerektiğini önerdi. Ek olarak, “doğrulanmış” hesapların yanına mavi onay imleri getirmek hakkında konuştu. Botnetler ve troller uzun zamandır Twitter için bir problem fakat kullanıcıların “gerçek” olduklarını kanıtlamaları için kimlik bilgisi vermesi şirketin etosuna karşı. Bazı kullanıcılara ve ifade özgürlüğüne zarar vermeden ve kimlik doğrulama sürecini gerçekleştirmenin kolay bir yolu yok. Kullanıcıların, erişmek için platforma kimlik vermelerini savunan bir ifade özgürlüğü savunucusu (Musk kendisini böyle görüyor gibi görünüyor) muhtemelen anonim ve müstear hesapların ifade özgürlüğü için kritik öneminin farkında olmayabilir. Bilhassa hükümetler kullanıcıların gerçek kimlik bilgilerini teslim etmesi için Twitter’ı ve diğer servisleri zorlayabilir, ve çoğu küresel yasal sistemde bunu insan haklarına yeterli saygıyı duymadan yapabilirler.  

Daha Fazla Kullanıcı Gizliliği, Güvenliği ve Kontrolü Gereklidir

 Twitter üzerinden bir direkt mesaj gönderdiğinzde bu mesajı okuyabilen üç taraf var: siz, mesajı gönderdiğiniz kullanıcı ve Twitter’ın kendisi. Twitter direkt mesajları (ya da DMleri) platformdaki en hassas kullanıcı verilerinden birisini oluşturuyor. Uçtan uca şifreli olmadıkları için Twitter’ın bu mesajlara erişimi var. Bu demek oluyor ki, Twitter istek üzerinde mesajları resmi kurumlara teslim edebilir, bu bilgiler sızdırabilir, iç erişimler kötücül hackerler ya da Twitter çalışanları (geçmişte yaşandığı gibi) tarafından istismar edilebilir. Plaftormun yeni sahibinin bu mesajları okuyabileceğine dair korkular asılsız değildir.

Twitter, DMleri daha güvenli hale getirmek ve kullanıcılarını korumak için bu mesajları uçtan uca şifreli hale getirebilir ve getirmelidir. Yönetim kurulunda kimin oturduğu ya da en fazla hissenin kime ait olduğu fark etmeksizin, DMlerinizi siz ve mesajın gönderildiği alıcı dışında kimse okuyamamalıdır. Direkt mesajları şifrelemek kullanıcıların gizlilik ve güvenliğini arttırma yolunda büyük bir yol katetmekle kalmaz, ek olarak; işin başında, yönetim kurulunda kim oturursa otursun, Twitter’ın hisse sahibi kim olursa olsun direkt mesajları okuyabileceğine dair haklı korkuyu da azaltır.

 

Eğer kullanıcılar daha fazla kontrol sahibi olursa gemiyi kimin götürdüğü daha az önemli olur ve bu herkes için daha iyidir.

 Platformadaki güvenliği arttırmanın bir diğer yolu da üçüncü-parti geliştiriclere ve kullanıcılara deneyimlerini kontrol etmeleri için daha fazla erişim vermektir. Son zamanlarda platform, kullanıcıların birlikte sitede neyi göreceklerine karar verdikleri BlockParty gibi bulması kolay araçlarla deneyler yaptı. Bu araçların bulunmasını daha da kolay hale getirmek ve geliştiricilerine siteyle etkileşimde, kullanıcıların istedikleri içerikleri filtreleyebilecekleri, engelleyebilecekleri, görmek istediklerini (ve istemediklerini) seçebilecekleri araçları geliştirirken daha çok güç vermek, güvenliği bütün kullanıcılar için arttırır. Platformun farklı bir içerik denetleme yöntemine dönmesi durumunda, kullanıcıların kendi akışlarını değiştirebileceği ve içerikleri daha isabetli bir şekilde filtreleyebileceği daha etkili araçlara erişiminin önemi artar.

Twitter deneyimini iyileştirmek adına daha hırslı yollar da var ve ötesinde; Twitter’ın kendisinin olan Project Blue Sky; birlikte çalışabilir, federe ve standart bir platform için ortaya bir plan koydu. Birlikte çalışılabilirliği desteklemek, Twitter’ı her kim kontrol ediyorsa onlar için harika bir adım olacaktır. Bu adım ; gücü, şirket yönetim kurulu odalarından hizmet ettikleri kullanıcıya taşıyacaktır. Eğer kullanıcılar daha fazla kontrol sahibi olursa gemiyi kimin götürdüğü daha az önemli olur ve bu herkes için daha iyidir.